NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
الْمَرْوَزِيُّ
حَدَّثَنَا
عَلِيُّ بْنُ
الْحُسَيْنِ
بْنِ وَاقِدٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ يَزِيدَ
النَّحْوِيِّ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
وَقُلْ
لِلْمُؤْمِنَاتِ
يَغْضُضْنَ
مِنْ
أَبْصَارِهِنَّ
الْآيَةَ فَنُسِخَ
وَاسْتَثْنَى
مِنْ ذَلِكَ
وَالْقَوَاعِدُ
مِنْ النِّسَاءِ
اللَّاتِي
لَا
يَرْجُونَ
نِكَاحًا الْآيَةَ
İbn Abbas (r.a)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Mümin
kadınlara da söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar"[Nûr 31] âyeti
neshedildi de bundan," Evlenme arzusu kalmamış oturan (ihtiyar) kadınlar..."[Nûr
60] âyet(inin hükmü) dışarıda bırakıldı.
İzah:
Bu hadis-i şerif, Nür
sûresinin 60.'âyet-i kerimesinin. Nûr sûresinin 31.âyetinin kadınların
örtünmesiyle ilgili genel hükmünü tahsis ettiğini ifade etmekte ve hayızdan, doğumdan
kesilmiş, artık nikâha ümidleri kalmamış olan, kimsenin evlenme arzusunda
bulunmayacağı ya^lı kadınların, yabancı erkekler karşısında sokakta örtündüğü
örtüyü zinet mahallerini göstermemek kaydıyla çıkarabileceklerine delâlet
etmektedir.
Söz konusu âyet-i
kerimenin tamamı şu mealdedir: Evlenme ümidi kalmayan, (yaşlanıp) olurmuş
kadınlara, zilletlerini açığa vurmamak şarüyla dış elbiselerini çıkarmaktan
dolayı bir vebal yoktur. Ama iffetli davranmaları Onlar için daha hayırlıdır.
Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.[Nûr 59]
Ayet-i kerimeyi tefsir
ederken Hafız İbn Kcsîr şöyle diyor: "Yaşlanıp oturmuş kadınlara, dış
elbiselerini çıkarmalarından dolayı bir günah yoktur." âyeti hakkında İbn
Mes'ud; başörtülerinin üzerine örttükleri örtü veya mantodur, demiştir. İbn
Abbas, İbn Ömer, Mücâhid, Saîd, b. Cü-beyr, Ebû Şa'sâ, İbrahim Nehaî, Hasan.
Katilde, Zührî, Evzâi ve başkalarından da böyle rivayet edilmiştir. Ebû Salih
söyle der: Dış elbiselerini bırakır da erkeklerin arasında gömlek ve
başörtüsüyle durabilir. Saîd b. Cü-beyr ve başkalarının söylediğine göre;
Abdullah b. Mes'ud'un kıraatmda
( elbiseleri...)
kelimesinin önünde bir de "inin" harf-i cerri vardır. Burada
kastedilen elbise, başörtüsünün üzerine örtülen bir örtüdür. Yaşlı kadının
başında sık dokulu bir başörtüsü olduktan sonra bu örtüyü çıkarmasında bir beis
yoktur. Saîd b. Cübeyr, "Zinueticrini açığa vurmamak şartıyla" âyeti
hakkında şöyle der: Üzerindeki zinet görünsün diye üstündeki dış elbisesini
çıkarmak suretiyle açılıp saçilmamalı. İbn Ebû Hâtim'in babası kanalıyla Hz.
Aişe (r.a)'den rivayetine göre bir kadın Hz. Aişe'nin yanma girip: Ey
müminlerin annesi; kına, boya, küpe, halhal, altın yüzük ve ince elbiseler
hakkında ne dersin? diye sormuştur. Hz. Aişe şöyle cevapladı: Ey kadınlar
topluluğu, sizin durumunuz birdir. Açılıp saçılma olmaksızın Allah Teâlâ size
zineti helâl kılmıştır. Yani zinetinizin namahrem olan birine görünmesi sizin
için helâl değildir:
Süddî şöyle anlatıyor:
Benini, Müslim adında bir ortağım vardı ve bu Huzeyfe İbn Yemân'ın hanımının
kölesi idi. Bir gün çarşıya geldiğimde elinde kına izi vardı. Kendisine bunu
sordum, hanımefendisinin -ki Hu-zeyfe'nin eşidir- başına kına yaktığını
söyledi. Ben bunu hoş karşılamadım ve: İstersen seni onun yanına götürüp (bunu
soralım), dedim. Eve gidelim, dedi. Beni hanımefendisinin yanına götürdü. Bir
de baktım ki yaşlı başlı bir hanım!. Ben: Müslim senin başına kına yaktığını
bana nakletti öyle mi? diye sordum. Evei, dedi: şüphesiz ben evlenme ümidi
kalmayan, yaşlanıp oturmuş kadınlardanım. Allah Teâlâ bu konuda senin de
işittiğin şeyleri buyurdu.[İbn-i kesir. Hadisleri kur'an-ı kerim tefsiri XI.
5065 – 5966.]